Page 12 - index
P. 12













































Bir kimsenin malının bir kısmını veya tamamını hayır işine, dini veya sosyal bir hizmete
ebediyen tahsis etmesi anlamına gelen vakıfar devletlerin siyasi, toplumsal ve ekonomik yapısı
üzerinde çok tesirlidir. Vakıf tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun
kurumsallaşmış halidir. O halde vakıf tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan sistemler bütünüdür.


Vakıfarın üç temel gayesi vardır. Bunlar; insanların saadeti, Dünyanın imarı ve Allah’ın
rızasını kazanmaktır. Bir vakıf için gerekli olanlarsa Vakfı kurma iradesiyle hareket eden şahıslar,
Vakfın bünyesini teşkil eden mal topluluğu ve malın tahsis edileceği gayedir. Vakıfar devletin
sırtında bulunan birçok yükü tarihte gönüllü olarak üstlenmiş ve bu bakımdan hem devleti
hem de toplumu önemli ölçüde rahatlatmıştır. Bundan da önemlisi vakıfar devlet ile toplumun
birbirine kaynaşmasını temin etmişlerdir. Vakıfar aynı zamanda servetin, zengin kesimlerden
toplumun daha fakir kesimlerine doğru akışını önemli ölçüde gerçekleştirerek sosyal dengelerin
kurulmasında ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasında, iç barışın sürekliliğinde, sınıf çatışmalarının
önlenmesinde, siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanmasında merkezi yönetimlerin en büyük

yardımcıları olmuşlardır. Vakıfarın bu yararlarına verilecek nice örnekler vardır: Bu topraklar
üzerinde birer mühür gibi olan camiler, mescitler, ilim ve irfanın belgesi medreseler, mektepler,
kütüphaneler, zarafetin belirtisi çeşmeler, havuzlar, kuyular, insan ve canlılara verilen değerin
göstergesi kervansaraylar, hastaneler,meralar…

İslam öncesi dönemlerde faaliyet gösteren birtakım kurumların işleyişi, günümüz vakıfarı ile
benzer niteliktedir. Sözgelimi Eski Mısır’da bazı mabet ve mezarların bakımı, korunması buralarda

görevli din adamlarını ve hizmetçilerin ihtiyaçlarına sarf edilmesi için büyük miktarlarda tahsisat
ayrıldığı bazı yazıtlardan anlaşılmaktadır. Benzeri uygulamaların, Bizans döneminde Hıristiyan
dini kurumları tarafından yürütüldüğünü de yine kaynaklardan anlamaktayız.

Osmanlı Devletine kadar hiçbir devlet dil,din,ırk ve cinsiyet ayrımı yapmadan bütün halkının
huzur ve mutluluğunu sağlayacak adil devlet adamı prototipini ortaya koyan, ülke kaynaklarının
toplumun bütün kesimleri arasında makul ölçülerde paylaşılmasına imkan sağlayan bir sistemi
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17