Page 42 - index
P. 42


42 Altın Dergi | Edebiyat ve Kültür Dergisi Altın Nesil Okulları 43




O ana kadar kendi kend- Bir yandan anlatıyor bir yan-
ime sorular soruyordum, dan da tencereleri kalaylama-
ASLI BAĞCI/8-A “Yapılan iş neydi? Bu malze- ya devam ediyordu. Kazanlar,
FETHİ CAN ORDU/8-B meler ne işe yarıyordu?” San- tencereler öyle bir hal almıştı

ki bunları düşündüğümüzü ki kadın elindeki pamukla
biliyormuşçasına ateş üzer- ovaladıkça hiç kullanılmamış
inde büyük bir kazanı ısıtan gibi parlıyordu. Ama işlerinde
adamın yanında ona yardımcı bir yoğunluk göremedik, ön-
olan kadın konuşmaya lerinde duran birkaç eşya
Babadan kalma mes- başladı: “Buyrun, hoş gel- dışında pek bir şey yoktu.
Geçmişten Günümüze Bir Meslek
diniz. Siz şimdi bunun bi- Fethi Dayanamadı ve ne
lek, biz bunların içinde zim ne yaptığımızı merak zamandır bu işi yaptıklarını

etmişsinizdir. Bu aletlerin ne sordu, kadını cevabı netti:
büyüdük. Artık eskisi işe yaradığını bilmezsiniz “Babadan kalma meslek, biz

siz. Bu işe kalaycılık denir. bunların içinde büyüdük. Artık
kadar rağbet yok, Eskiden şimdiki kadar çelik eskisi kadar rağbet yok, üç beş
tencere yoktu ve bakır malze- eşya çıkarsa kalaylıyoruz…”
üç beş eşya çıkarsa meler kullanılırdı. Bakır da Bu kadarcık işin pek bir geliri

kalaylanmazsa bir süre sonra de olmasa gerekti. Sordum,
kalaylıyoruz… zehir üretir ve içine konan her “Eskisi kadar olmasa da ek-
şeyi zehir haline getirir…” mek paramızı çıkaracak kadar
kazanıyoruz” diye yanıtladı.
Bizim konuşmamızı fark eden
mahalle kadınları da yanımıza
gelmeye başlamıştı ki işlerinin
bitmeye yakın olduğunu fark
ettik. Körüğün yükselttiği
düşüncemden çıktım. Bir harlı odun ateşi ile son bir
kadın -şalvarlı, giyimi düzgün
Eskiden şimdiki kadar olmayan- ile otuz yaşlarında tencereyi kalaylıyorlardı. Hem
bizim hem onların gitme vak-
çelik tencere yoktu ve bakır bir adam ellerinde bir iki ESKİ MESLEKLER timiz gelmişti. Kendilerini
KALAYCILIK
malzemeler kullanılırdı. tencere, tava ile dolaşıyorlar, Bitmeye, kaybol- kolaylıklar, bol kazanç diley-
Bakır da kalaylanmazsa “Kalaycı geldii…” naraları ile maya yüz tutmuş erek yanlarından ayrıldık.
sokağı çınlatıyorlar. Daha dik-
bir süre sonra zehir üre- katli baktığımda az ileride, her meslek gibi O sırada fark ettik ki Yalçın
Öğretmen de en az bizim ka-
kalaycılığın so-
tir ve içine konan her şeyi kaldırımın üzerinde, bir ateş nunuda teknoloji dar heyecanlı ve meraklıydı.
zehir haline getirir…” yakmışlar; ateşin çevresinde getirmiş. Sınıfa dönerken bize
de tencere, güğüm ve tava- kalaycılıkla ilgili bildiklerini
lar… Çok meraklanmıştım ve de anlatmayı ihmal etmedi.
hemen Canan Öğretmen’ime
Altın Nesil’de yine sıradan
bir öğle arası… Yemek sonrası durumu anlattım ve mutlaka O gün farklı bir deneyim daha
arkadaşımla bahçede gezi- görmesi gerektiğini söyledim. yaşamış olduk, çevremizde
yoruz. Biliyoruz ki okul O sırada Canan Öğretmen’e birçok şekilde ekmek parasını
duvarlarının ötesinde günlük soru soran Fethi de bize kazanmaya çalışan insanlar
yaşamın içerisinde ayrı bir katılmak istediğini söyledi. En vardı ve bir süre sonra biz de
dünya var. Ya da bize öyle geli- az benim kadar meraklandılar. onlardan biri olacaktık. Bu
yor. Tam bunları düşünürken Canan Öğretmen’imiz Yalçın düşüncelerle derslere devam
“ Kalaycı geldi haanıımm! Öğretmen’e de haber verdi ettik. Odun ateşinin saçlarıma
Kalaycııı!” haykırışıyla ve hep birlikte kaldırımda sinen is kokusu ise akşama
yanan ateşin yanına gittik. kadar benimleydi.
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47